Blog Detaisl

Geçmişten Özgürleşmek: Kendi Hikâyemin Yolculuğu

Yeni Bir Başlangıç

 Travmayı iyileştirmek, sadece geçmişten özgürleşmek değil, aynı zamanda geleceği yeniden inşa etmektir. Çekirdek dilinizi çözerek, aile geçmişinizden taşınan yükleri fark edebilir ve bu yüklerin üzerinizdeki etkisini azaltabilirsiniz. Annemizle ya da geçmişle ilgili yaralarımızı onarmak, sadece kendimiz için değil, çocuklarımız ve onların geleceği için de bir yatırımdır. Bugün, bu farkındalıkla yeni bir hikâye yazabiliriz: sevgiyle, güvenle ve özgürlükle dolu bir hikâye.

Geçmişten Özgürleşmek: Kendi Hikâyemin Yolculuğu

Hayatım boyunca içimde hep patlamaya hazır bir öfke hissettim. Sanki ortaya çıkmak için fırsat kollayan bir volkan gibi. Ancak bu öfkenin yanında, sevgi dolu, şefkatli ve hoşgörülü bir yanım da vardı. İki yapı birbirinden öylesine farklıydı ki, bu çelişki beni kendimden tam anlamıyla memnun olmayan bir noktaya getiriyordu. Kendimi anlamaya yönelik bu huzursuzluk, beni yıllar önce Dr. Virginia Satir’in sistemik aile terapileriyle tanıştırdı. Bu yaklaşımlar beni derinden etkiledi ve bir süre sonra karşıma aile dizimi çıktı.

İlk aile dizimi seansında, bir danışanın yakını için temsilci olarak katıldım. Onun annesini temsil ettim. İlk deneyimim o kadar güçlüydü ki, o alanda tam olarak neler olduğunu anlamasam bile, danışan kadar bende de bazı farkındalıkların ve dönüşümlerin başladığını hissettim. Uzun yıllar boyunca temsilci olarak birçok dizime katıldım. Her birinde, hem kendi içimde hem de başkalarının hikâyelerinde bir şeylerin çözüldüğüne tanık oldum.

Sonunda kendi aile dizimimi yaptırdım. Bu tecrübeden kısa bir süre sonra fark ettim ki, içimdeki o tanıdık öfke sesi artık yoktu. Evet, gerçekten de gitmişti. Öfke ortadan kalktığında, içimdeki şefkat, sevgi ve hoşgörü daha da genişledi. Artık olaylara daha sakin yaklaşabiliyor, kendime ve başkalarına daha büyük bir alan tanıyabiliyordum. Bu süreç sinir sistemimi sakinleştirdi ve kendimi daha güvende hissetmemi sağladı. Sanki o an itibarıyla hayata gerçek anlamda bağlanabilmiştim.

Bugün hâlâ zaman zaman beni öfkelendiren durumlarla karşılaşıyorum. Ancak artık bu öfkenin kaynağının geçmişte değil, o an yaşanan olaylarla ilgili olduğunu açıkça görebiliyorum. Bu farkındalık, öfkemin üstesinden daha kolay gelmemi sağlıyor.

Şunu öğrendim ki, içimizde bir yerlerde sıkışan duyguların açığa çıkma zorunluluğu vardır. Bastırılan, görülmeyen veya ifade edilemeyen duygular, bir noktada kendini göstermeye ihtiyaç duyar. Ne kadar uzun süre görmezden gelinirlerse, o kadar sağlıksız, yersiz ve ölçüsüz bir şekilde ortaya çıkarlar. Aile dizimi, bu duyguların güvenli bir alanda yüzeye çıkmasına ve geçmişle olan bağımızı onararak bugüne daha özgür bir şekilde adım atmamıza olanak tanır.

Geçmişin yüklerinden kurtulmak ve içimizdeki sıkışmış duyguları özgürleştirmek, sadece daha sakin bir yaşam sürmekle kalmaz, aynı zamanda sevgiyle, şefkatle ve güvenle dolu bir bağ kurmamızı sağlar. Kendimizi iyileştirdikçe, hem kendi hayatımızda hem de çevremizde yeni hikâyeler yazmaya başlarız. Öfkenin, korkunun ve sıkışmış duyguların ötesinde, yaşamın gerçek güzelliğini görmek mümkündür. Benim yolculuğum bunu deneyimlemenin bir örneğidir ve bu süreç her birimiz için mümkün.

Bu deneyimler beni öylesine büyülüyordu ki, bu sistemin nasıl çalıştığını öğrenmek istedim. Önce Türkiye’de aile sistemleri dizimi üzerine bazı eğitimler aldım. Ancak daha derinlemesine öğrenme arzum beni durduramadı. Merakımı dizginlemek istemedim ve Mark Wolynn’un eğitimlerini de aldım. Bu yöntem öyle mucizeler yaratıyordu ki, öğrendiklerimi ve kendi dönüşüm yolculuğumu başkalarıyla paylaşmaktan kendimi alamıyorum. Anlatmak, deneyimlerimi aktarmak ve bu ışığı daha fazla insana ulaştırmak benim için bir görev gibi. Çünkü inanıyorum ki, herkes bu dönüşümle tanışmayı hak ediyor.